SÜRGÜN

Bir pazartesi daha blogda birlikteyiz. Bugün 18 Mayıs, 1944’de yaşanan Kırım Tatar sürgününün 76. yıldönümü. Ben de malum tezini bu alanda çalışmış fahri bir Kırımlı olarak bu hafta başka bir konudan bahsetmek istemedim. Belki okunmasına vesile olacağım üç beş satırla hem soydaşlarımızın anısını yad ederiz hem de sizlerden henüz bu konuda bir bilgisi olmayanlara ulaşabiliriz.

İkinci Dünya Savaşı dünya tarihinin en kanlı yılları, savaş zaten başlı başına bir cehennem ama o yılları daha da korkunçlaştıran adlarını tarihe kanla yazan iki ismin aynı yüzyılda dünyaya gelip birbirlerine düşman olmaları galiba. Hitler ve Stalin, kendi milletlerini sürükledikleri savaş sonrası milyonlarca insanın ölümüne sebep olan o iki kanlı isim. Avrupa’da savaşın ardından yaşananlar, Hitlerin ölümü, Almanya’nın ödediği savaş borçları, Avrupalı Yahudilerin İsrail Devleti’ni kurmaları vs hakkında yüzlerce kitap yazıldı, filmler çekildi, tarihçiler konuştu, sosyologlar konuştu, üniversite kürsülerinde ders olarak okutuldu. Hitler cani ilan edildi, savaşın Avrupa’daki seyrinde bütün suç ona yüklendi, Almanlar aklandı ve bitti. Peki savaşın diğer cephesinde, Berlin’i işgal edip Hitleri alt eden o büyük komünist kumandanın cephesinde neler yaşandı?

Kırım İkinci Dünya Savaşı patladığında SSCB’ye bağlı bir bölgeydi. Burada yaşayan Kırım Tatarları Rusya’da büyük devrimden sonra değişen yönetimin dayatmalarıyla yüzyıllardır o coğrafyaya hükmetmiş Kırım Hanlığı tarihinden uzaklaştırılmış; Müslüman ve Tatar kimlikleri törpülenmeye, toplu ibadetleri engellenmeye çalışılan bir azınlık nüfusa dönüşmüş haldeydi. Savaşın daha ilk günlerinden itibaren Kırımlı genç erkekler Rus ordusuna alınmış, Avrupa içlerine kadar cephede aktif görev almışlardı.

Bu sırada Kırım coğrafyası ise dönem dönem Alman ve Rus orduları tarafından sırayla işgal ediliyordu. Almanlar Kırım içlerine kadar ilerlemeyi başarmış üstelik bu bölgede yaşayan Tatar halkı da çeşitli propagandalarla Rus yönetimine karşı kışkırtılıyorlardı. İşte Kırım Tatarlarının onlarca yıl sürecek çilelerinin kırılma noktası bu propagandalar oldu.

1944 yılının Mayıs ayında SSCB yönetimindeki Kızıl ordu bir kere daha Kırım’ı işgal ederek Almanların bölgedeki hakimiyetine son verdi. Bu sefer işleri daha sıkı tutan yönetim birkaç gün içinde bölgedeki Kırım Tatarları başta olmak üzere bütün azınlıkları savaş suçlusu ilan ederek Kırım’dan sürülmelerine karar verdi. 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Kırım Kızıl Ordu tarafından basıldı ve halkın 15- 20 dakika içinde sürgün için toparlanmaları istendi. Kırım Tatarları o gece genç, yaşlı, kadın, erkek ayrılmadan, eğitim durumlarına Sovyet Yönetiminde herhangi bir görevlerinin olup olmamasına dahi bakılmadan evlerinden, yurtlarından sürgün edildiler.

Günlerce sürecek olan yolculukta Kırım Tatarları hayvan vagonlarında oturacak boşluk bile olmadan

ayakta gideceklerdi. Hiçbir insani ihtiyaçlarını karşılamalarına izin verilmedi, yiyecek, içecek verilmedi, tuvaletlerini yapmalarına izin verilmedi, aralarında ölenleri gömmelerine izin verilmedi. Sovyet kayıtlarında 200.000, Tatar kayıtlarında ise yarım milyona yakın insan 18 Mayıs 1944’te günlerce süren bu yolculukla Kuzey Rusya’ya, Özbekistan, Sibirya, Urallar bölgelerindeki toplama kamplarına savaş suçlusu olarak gönderildi. Binlercesi sürgün sırasında öldü, binlercesi sürgünden sonraki ağır şartlar altında öldü.

Rusya Kırım Tatarları’nın Kırım’daki haklarını hiçbir zaman tam olarak geri vermedi. Rus coğrafyasında onlarca yıl Kırım Tatar kelimelerinin söylenmesi bile yasaklandı. Demir perde altında yönetilen SSCB bu sürgünün detayları, toplama kamplarında, gulag kamplarında yaşanlar hakkında asla gerçek verileri sunmadı. Sadece Kırım Tatarları değil, Rus coğrafyasında yaşayan bütün Türk azınlıklar bu asimilasyon politikalarına maruz bırakıldı. Kırım Tatarları on yıllar süren mücadelelerden sonra Kırım’a dönme hakkına ulaşsalar da hiçbir zaman tam bağımsız bir Kırım’a kavuşamadılar.

Halen daha Rus ilhakı altında yaşayan ve asimilasyon politikalarına maruz bırakılan soydaşlarımız Kırım Tatarlarının bu kara gününü unutma, unutturma ey okur.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: